9724,5%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Belediye-iş Sendikası Ordu Şube Başkanı Kadir Altun ‘’Biz İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak için, gerçek enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz.’’ diyerek bir basın açıklaması yayınladı.
2025 yılı Asgari Ürcretleri belirlenmesine çok az bir süre kala konuşulan rakamların taban fiyat olarak açlık sınırında olmaması gerektiğini belirten Belediye İş Sendikası Ordu Şube Başkanı Kadir ALTUN bir basın açıklaması yayınlayarak tepki gösterdi.
Ordu Şube Başkanı Altun yaptığı açıklama’da şu ifadelere yer verdi: ‘’Milyonlarca emekçinin gözü kulağı belirlenecek asgari ücrete çevrilmişken ülkeyi yönetenler tarafından aylar öncesinden her zamanki gibi toplumun üzerinde algı operasyonu yaparak medyada ortaya atılan rakamlar, açlık sınırını pazarlığa başlanacak taban rakam olarak görme yaklaşımı doğru değildir.
Açlık Sınırı Aralık 2024 itibari ile – 20.562,00 TL.
“Asgari ücret, bir işçinin bir ay boyunca gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder.“
Ülkemizin geldiği son durum Açlık Sınırının bir ailenin sadece aylık zorunlu gıda harcaması Aralık 2024 itibariyle – 20.562,00 TL.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 26.712,00 TL.
Oysa bir emekçi ve ailesinin gideri bir ay boyunca sadece gıda harcaması değil, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapması zorunlu harcamalarıdır. Bu ise en alt sınırı içeren geçim maliyeti yani Yoksulluk Sınırı Aralık 2024 itibariyle – 66.976,00 TL’dir.
Yüksek enflasyon ortamında, erken kalkanın ilk zammı yaptığı, kimsenin hesap sormadığı bu ekonomik koşullarda emekçiler için önemli olan aldığı ücretin düzeyi değil, çarşı pazardaki alım gücüdür.
2025 yılı için geçerli olacak asgari ücret artışı TÜİK ’in çakma enflasyonunun yüzde 50’i zorlaması, gerçek enflasyonun yüzde 100’leri bulması yüzünden erimiştir.
Bugün ülkemizde, iktidarın yanlış politikaları sonucu, Türk Lirası sürekli değersizleşmekte, üyelerimiz, en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorluk çekmektedir.
Barınma, ısınma, elektrik ve gıda gibi temel harcama kalemlerindeki fiyat artışları çok ciddi seviyelere ulaşmıştır.
İktidarın ekonomi bilimine aykırı deneme yanılma yöntemiyle uyguladığı politikaların faturası işçiye kesilemez.
TÜİ K’in çakma enflasyonunun bile aylık yüzde 3-5 arttığı, yıllık enflasyonunun yüzde 50’leri zorladığı, ENAG enflasyonun yıllık yüzde 100’ları aştığı bir ekonomik ortamda yanlış ekonomik politikaların faturaları emekçilerin sırtına yükleyemez.
Maalesef ülkemizdeki asgari ücret hakim ücret durumuna gelmiş, çalışanlarımızın % 60 -70’leri bulan oranı asgari ücret ve ona en yakın ücretlerle hayat mücadelesi vermektedir.
Alın terinin karşılığı ücretle, kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdüren emekçiler, esnaf gibi her maliyet artışında ürettiği ürün veya verdiği hizmete zam yapamaz.
İşçinin tek geçim kaynağı, alın teri olan ücretidir.
Hiç kimsenin, emekçilere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye hakkı yoktur.
Kötü ekonominin ve zamların sebebinin emekçiler olarak göstermek, yıllardır ülkeyi kötü yönetenlerin sorumluluğu üzerinden atma çabasıdır.
Emekçiler bu sürecin faili değil, mağdurudur.
“Anayasamızın 55. Maddesi asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurarak belirlenmesini hüküm altına almıştır.”
Asgari ücrette pazarlık konusu olabilecek taban ücret, bir işçi ve çocuğunun bir aylık yaşama maliyetinin üniversiteler tarafından bilimsel yöntemlerle hesaplanmasıyla bulunan ücret olmalıdır.
“Mevcut enflasyon ortamında ve hayat pahalılığında, asgari ücret için tek bir çalışanın açlık sınırı olarak kabul edilen ücreti kabul etmek mümkün değildir. Asgari ücret hesabında bir ebeveyn ve yanında çocuğunun insanca yaşayacağı ücret miktarı bizim talebimiz olmalıdır”
Bu da yetmez, bu hayat pahalılığında aylık enflasyonun yüzde 3’leri yüzde 5’leri bulduğu ortamda her gün sınırsız ve ölçüsüz zam yapılan ortamda belirlenecek asgari ücretin aylık olarak en az TÜİK ’in çakma enflasyonu kadar artırılmasıdır.
Bunun dışındaki hiçbir artış asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılan 10 milyonu aşkın emekçi ve ailesine nefes aldırmaz.
Biz İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak için, gerçek enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz.’’