10840,60%1,05
36,60% 0,09
39,72% 0,19
3522,36% 0,13
5671,28% 1,27
Bu darbeleri incelediğimizde, darbeleri yapanlar ve destekleyenlerle 28 Şubat Postmodern Darbesini yapanlar ve destekleyenler aynı fikri yapıya sahip aynı tıynetteki insanlardır.
Ancak bu darbeler arasında en iyi planlanmış, gazetecilerinden siyasilerine, iş insanlarından askeriyesine kadar bu işi içine organize bir şekilde dahil edilmiş bir darbedir 28 Şubat Postmodern Darbe.
Bu darbenin amacı cuntacıların ve işbirlikçilerinin iddia ettiği gibi siyaset değildi. Bu darbenin amacı Erbakan hükümeti ve Milli Görüş zihniyeti ile birlikte ekonomik olarak atılan adımlar siyaseten yüzünü Batı yerine İslam Birliğine dönülmesi ve kültürel olarak da millileşmeye yönelik olan çalışmalardı. Bu darbeyle beraber bu alanların tamamına müdahale edilmiş oldu.
Erbakan Hoca, Milli Görüş hareketiyle ve uyguladığı siyasetle milletimize aslında Batı’ya bağımlı olmadığımızı; eğitim, sanat, fizik, coğrafya, uzay bilimi aklınıza gelebilecek her türlü alanda aslında ne kadar iyi olduğumuzu hatırlattı. Bu milletin mirasına sahip çıkması gerektiğini hatırlattı. “Bana ne Amerika’dan” diyebildi. Özelde Türk ve İslam dünyasına genelde tüm dünya insanlarına Siyonizm’in ve onun kontrolündeki sömürgeci Batı’nın asıl yüzünü ve gerçekleştirmeye çalıştıkları şeyleri açıkça gösterdi. Bu süreçte Erbakan ve Milli Görüş, sömürme biçimin değiştiğini neoliberalizm ve küreselleşmenin aslında ne olduğunu açıkça ortaya koydu ve bunlara karşı D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nı kurdu. İslam Birliğinin temelini oluşturdu. Çünkü ileride D-60 ve D-160 gibi planları vardı. Önce ezilen masum Müslümanları bir araya getirecek daha sonra da tüm dünyada daha adil bir yönetim için adım atılacaktı. Artık hiçbir insanın açlık, susuzluk ve sefalet içerisinde yaşam sürmediği bir dünya için adım atılacaktı. Kurulan D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bu toplumların umudu olmuştu.
Erbakan borçlanmanın, dışa bağımlığın, devlet bankalarından düşük faizle kredi çekip tekrar devlete yüksek faizlerle borç verenlerin farkındaydı. Bu ran düzenine bir çomak sokulmalıydı ve bunu da Erbakan ve Milli Görüş Hareketi yaptı. Tüm müdahalelere rağmen faizin, rant ekonomisinin sonunun olmadığını söyledi. Tüm engellemelere rağmen sanayiciler, tüccarlar, esnaf ve çiftçiler en iyi dönemlerinden birini Erbakan hükümeti döneminde yaşadılar. Enflasyon düştü, borçlar azaldı . Havuz Sistemi ile beraber bankalara ödenen faizler yerine devletin diğer kurumlarından faizsiz borçlar alınıp bu sistemin de ne kadar akıllıca ve uygulanabilir olduğunu gösterdi. Faize gidecek para işçinin memurun cebine girdi ekonomi canlandı.
27 Mart 1994 yerel seçimlerinde, nüfusun en yoğun yaşadığı İstanbul ve Ankara da dâhil, altı büyükşehir belediyesi, 324 il ve ilçe belediyesini Refah Partisi kazanmıştı. Tüm engellemelere rağmen 28 Haziran 1996’da 54. Erbakan Hükümeti kurulmuştu. Erbakan Hükümeti ve Refahlı belediyeler çok kısa zamanda çok başarılı hizmetler ortaya koydu.
Bunu gören Siyonizm ve Emperyalizm Türkiye’deki uzantılarıyla beraber Erbakan hükümetini hemen devirmeliydi hatta devirmek yetmezdi. Kendi tabirleriyle “28 Şubat 1000 yıl sürecekti.”
Ne kadar gayri ahlaki ve kanun dışı yol varsa bunları deneyerek Erbakan hükümetini devirmeyi denediler. Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in talimatıyla kurulan “BÇG - Batı Çalışma Grubu” “5’li çete” olarak bilinen TÜRK-İŞ, DİSK, TİSK, TOBB ve TESK; Erbakan Hükümeti’nin düşmesi için büyük gayret gösterdiler.
TÜSİAD, Refah Partisinin yükselişinin nasıl önlenebileceği hususunda bir araştırma yaptırmıştı. Bu araştırmada özellikle 1983-1996 yılları arasında İmam Hatip okullarındaki ve Kur’an kurslarındaki okul ve öğrenci sayısındaki artışlar, aynı yıllar arasında vakıflar ve onlara ait yurt sayısındaki artışlar, cami sayısındaki artışlar ile “yeşil sermaye” diye adlandırdıkları Anadolu sermayesindeki değişimi incelediler. Bu incelemeler sonucunda; eğer müdahale edilmezse 2000’li yıllarda tek başına iktidar olacağını öngördüler.
Ve neticede asker, siyasetçi, iş insanı dışarı ile bağlantısı olan kimler varsa bu işin içine girmiş oldu. Sincan’da yürütülen tanklar ardından MGK kararları ve yapılan 28 Şubat Postmodern Darbesiyle devrilen Erbakan Hükümeti.
Bugün her ne kadar bu yapıyla mücadele ediyor gibi gözükse de bugün AKP ile beraber doğan başka bir 5’li çete var. İsimleri değişse de zihniyetleri değişmeyen “adil bir paylaşım”dansa kendi ceplerini doldurmayı önceleyen, faizi “bir dünya gerçeği” kabul eden, dünya Müslümanlarını bir araya toplamak yerine Siyonizmin ve emperyalizmin ileri uç karakolluğunu yapan bir zihniyet.
Erbakan Hocamızın hep dediği gibi Milli Görüş ve diğerleri, Saadet Partisi ve diğerleri bu çok önemli bir vurguydu.
Evet 1000 yıl sürecek dediler ama sürmedi. Üzerine beton dökeceğiz dediler ama başaramadılar. Bugün zikrettiğimiz ya da hafızalarımızda olan bu darbe yanlısı tayfanın esamesi okunmazken, Erbakan Hocamızın söylediği her söz, yapmak için yola konulduğu her iş , onu takip edenler tarafından gökkubbede yankılanıyor.
Saadet Partisi ve Milli Görüş; Erbakan Hocamızın “Havuz Sistemi”, “D-8 İslam İşbirliği Teşkilatı”, “İslam Dinarı” gibi birçok çalışmasının hayat bulması için “Yaşanabilir bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni bir Dünya” idealiyle gece gündüz çalışıyor.
Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal; bu kubbede Bâkî kalan hoş bir sadâ imiş.
Erbakan Hocamızdan özür dileyen gazetecilerden siyasilerine, askerlerine kadar çok insan oldu. Ancak onlar Erbakan Hocamız ile beraber bu milletten ve haklarına girdikleri zulme uğramalarına çanak tuttukları dünya mazlumlarından da özür dilemeli helallik almalıdırlar.
Saadet Partisi Ünye İlçe Başkanı
Özgür Şahin
ÜNYE MEDYA